Ölüm hayatımızın bir gerçeği. Ölüm hayatımıza anlam katan, hayatımızı daha yaşanır hale getiren, içinde bulunduğumuz zamanı daha değerli kılan bir olgu. Psikoloji de sanıldığının aksine ölüm gerçeğini göz önünde bulundurmayı tavsiye ediyor. Ve ölüm gerçeğini göz önünde bulundurmanın insanları olumlu yönde motive ettiğini, hayatın çeşitli alanlarında düzenlemeler yapmaya sevk ettiği , daha anlamlı ve daha değerli kıldığını dile getiriyor.
Peki bu konuda psikoljinin bize sunmuş olduğu bir yöntem varmı?
Evet var.
psikolojide bizim de terapilerde kullandığımız bir yöntem var. Ölümü düşünme yöntemi. Bir tür rabıtaı mevt de diyebiliriz. Bilimsel rabıta-ı mevt diyebiliriz ki bunu terapilerimizde yapıyoruz. Çok etkili ve çok güçlü bir yöntem.
Özellikle ölüm korkusu, kaygısı yaşayan, panik bozukluk tarzı sorunlar yaşayan danışanlarımızla da yaptığımız ve ölüme karşı o duyarlılığın azalması ve hayatımızın ölüm gerçeğinin göz önünde bulundurularak daha anlamlı yaşanmasını sağlayacak güçlü, etkili bir yöntem.
Bu uygulama esnasında yine zaman çizgisi üzerinde çalışıyoruz. Kendimize gelecekten bir bakacağız. Gelecekten kendimize bir projeksiyon tutacağız ve yolun sonuna kadar şöyle bir gideceğiz. O ölüm gerçeğiyle şöyle bir yüzleşeceğiz. Ve o günden bu güne şöyle bir bakacağız.
Özellikle de ölümü gündemine çok fazla getirmek istemeyen, düşünmek istemeyen insanların o ölüm gerçeğinin artık hayatlarının bir parçası haline getirebilmeleri açısından güzel, faydalı bir uygulama.
Gözleriniz kapalı ya da açık hiç farketmez nasıl konsantre olabiliyorsanız o şekilde.
Öncelikli olarak hayat adını verdiğimiz doğumdan başlayıp belli bir sona doğru yönelen o uzun ve ince yolun ortasında durmakta olan kendinize dışarıdan şöyle bir bakın.
Bu bakışta görüntüler kullanıyoruz. Dedikya bu bir görsel düşünme uygulaması. Resimler, fotoğraflar, video kayıtları, beynimizde ne varsa onlara şöyle bir bakalım.
Çok net olmayabilirler, renksiz, siyat beyaz olabilirler. Hareketsiz ve sessiz de olabilirler hiç önemli değil. Sararmış solmuş bir resim bile kelimelerle ifade edemiyeceğimiz kadar çok şey anlatır bize.
Nasıl birisini görüyorsunuz? Nerede, ne yapıyor? Çevresinde kimler var?
Etkinliklerine şöyle bir bakın.
Çevresindeki insanlarla ilişkilerine bir bakın. Artılarına ve eksilerine şöyle bir sakın. İçinde bulunduğu koşullara şöyle bir bakın. Bu koşulların barındırdığı avantajlara ve dezavantajlara, olumsuzluklara şöyle bir bakın. O insanın güçlü ve zayıf yönlerine şöyle bir bakın.
Hani çık kendine dışarıdan şöyle bir bak. Ya da şapkayı önüne koy bir düşün derler ya günlük hayatımızda. Bu da onu karşılayan bir dış gözlem uygulaması.
Evet kendimize şöyle bir bakıyoruz. Çeşitli fotoğraflar, kareler, iş hayatımıza dair, ev hayatımıza dair, manevi yaşantımıza dair, özel hayatımıza, etkinliklerimize dair birçok fotoğraf zihnimizde canlandı.
Ve şimdi bulunduğumuz noktadan 5 sene sonraki halimizi hayal ediyoruz. 5 sene biraz uzun oldu, ben 5 sene sonrasını öngöremiyorum diyenleriniz varsa; 3 senede olabilir, 4 senede olabilir, 1 senede olabilir. Biz 5 sene diyoruz. 5 sene sonraki halinizi şöyle bir hayal edin. Kaç yaşında oluyorsunuz, nerede, nasıl birisi? Artı yönleri neler, güçlü yönleri neler, zaafları neler?
Çevresindeki insanlara şöyle bir bakın.
Hani buyrulur ya “Müminin ferasetinden sakınınız. Zira o Allahın nuruyla bakar.” bizde Mevlanın bize vermiş olduğu o feraset gücümüzü kullanarak geleceğe yönelik şöyle bir projeksiyon yapıyoruz.
Tabi gaybı bilmek Allaha mahsus. Ve görüyoruz. Evet zihnimizde canlandı. Şimdi bu beş senelik süreçte ya da nekadarsa yaşanması muhtemel acısıyla tatlısıyla, iyisiyle kötüsüyle yaşanması muhtemel olayları izleyerek, gözlemleyerek ona doğru yöneliyoruz.
Hani şans karşımıza çıkabilecek fırsatlara ve sorunlara hazır olma halidir derler ya! Ki gelecekte bizleri nelerin beklediğini üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliriz. Mezuniyet olabilir, taşınma işleri olabilir, bazı sevdiklerimizin kaybı olabilir, bu beş senelik süreç içerisinde imtihanımızın bir gereği olarak yaşayacağımız hastalıklar olabilir, maddi manevi kayıplar, sarsıntılar söz konusu olabilir, toplumsal bazı olaylar söz konusu olabilir, bunları şöyle gözlemleyerek bu süreçte yaşanması muhtemel olan olayları izleyerek 5 sene sonraki hayatımıza dönüyoruz.
Tabi nasıl bir bakış açısıyla?
Çok iyimser değil. Çok kötümser de değil. Gerçekçi bir bakış açısıyla. Hani her zaman söylediğimiz bir şey var ya “ iyimser insanlar tünelin ucuna baktığında sadece artıları görürler, ışığı görürler. Karamsarlar, karanlığı görürler. Gerçekçi insanlar evet tünelin ucundaki ışığı görürler fakat üzerlerine gelmekte olan trenin ışığını da görürler. ” dolayısıyla gerçekçi bir bakış açısıyla bakıyoruz. Ve o 5 sene sonraki halimizin yanına gidiyoruz ve onunla bütünleşiyoruz. Onun içine giriyoruz.
İçi gözlem konumuna geçtik şimdi. Artık dışarıdan bakmıyoruz. Onun gözleriyle bakıyoruz etrafımıza. Onun kulaklarıyla duyuyoruz ve onun hissettiklerini hissediyoruz. O aradan geçen zamanın bilgeliğini, tecrübesini içimizde hissediyoruz. Etrafımıza şöyle bir bakıyoruz ve bulunduğumuz noktadan bugünkü halimize bakıyoruz. Hayatın bu gün noktasında durmakta olan o kişiyi en iyi tanıyabilecek, en ziyadesiyle tanımlayabilecek kişi biziz. O na şöyle bir bakalım. Orada nasıl birisi var. güçlü yönleri neler.? Yönetmesi gereken, farkında olması gereken zayıf yönleri neler? Hayatında kendisine sunulmuş çevresel kaynaklar neler? Artılar neler? İmtihanın bir gereği olan eksiler neler? Çevresel kaynaklardan kaynaklanan olumsuzluklar neler?
Çevresindeki etkinliklerine, onlarla olan ilişkisine, etkinliklerine şöyle bir bakalım. Ailesine, eşine, varsa çocuklarıyla olan durumuna, iş hayatındaki durumuna şöyle bir bakıyoruz.
Ve o na söylemek istediğimiz ne var? O nunla paylaşmak istediğimiz ne var? Öğüt vermiyoruz, nasihat etmiyoruz. Sadece o aynada gördüklerimizi o nunla paylaşıyoruz. Kızmak yok, aşağılamak yok. Aşırı derecede yüceltme yok. Gerçekçi bir bakış açısıyla baktık. Ona artılarının neler olduğunu söyleyelim. Bununla beraber eksilerinin neler olduğunu söyleyelim. Hayatında var olan olumlu yönlerden, olanaklardan, fırsatlardan ve onu bekleyen tehlikelerden bahsedelim eğer görebilmişsek.
Evet çıkıyoruz.
Ve yine kendimize dışarıdan bakıyoruz. Bu sefer bulunduğumuz noktadan daha ileriye gidiyoruz. Eğer yaşlı değilseniz, anne ve babanızın yaş noktasına gitmenizi istiyorum. Eğer yaşlı iseniz bir 5-10 sene daha ileriye gidebilirsiniz. Ve anne ve babanızın şu anki yaş noktasındaki halinize şöyle bir bakın.
Nerede? Ne yapıyor? Nasıl birisi? Çevresinde kimler var? Artıları eksileri neler? Çevresel olumsuzlukları neler? Belki çocuklar büyümüştür, onlardan kaynaklanan sorunlar vardır. Belki torunlar dünyaya gelmiştir. Onlar hayatında tat, tuz neşe katmıştır. Artık gücü, kuvveti, sağlığı elinden gitmeye başlamıştır. Omuzları çökmüştür, saçları beyazlamıştır. O halinizi şöyle bir gözlerinizin önünde şöyle bir canlandırın. Ve bu süreçte yaşanması muhtemel olayları acısıyla tatlısıyla, sadece olumlu yönlerini değil. Çünkü bir yandan da imtihan oluyoruz. Kaderin bizler için hazırlamış olduğu şeyler neler? Bunların ipuçları bize hep verilir, önceden hazırlanabilmemiz açısından. Zaten onlarla başedebilmemiz için içsel ve çevresel kaynaklar bizlere sunulmuştur. Mevla onları harekete geçirmemiz, hazırlayabilmemiz için bizlere ipuçlarını bize gönderir.
Bir ölüm olayıyla karşılaşacaksak öncesinde hastalık gelir. Maddi bir kayıp yaşayacaksak öncesinde bir kriz çıkar. Öncesinde muhakkak Mevla o ipuçlarını verir. O ipuçlarını okuyarak şöyle bir projeksiyon yapıyoruz bize bahşedilmiş feraseti kullanarak.
Ve bu sureçte yaşanması muhtemel olayları dışarıdan bir gözle şöyle bir izleyerek, gözümüzün önünden geçirerek oraya doğru yöneliyoruz ve içine giriyoruz. Evet iç gözlem konumuna geldik. Bir yandan o yaşlanmanın getirmiş olduğu etkileri hissediyoruz. Ama öte yandan da o yaşam tecrübesini, o bilgeliği de duyumsuyoruz. Ellerinize şöyle birbakın .kırışmış teninizi bir görün. Aynadaki görüntünüze bir bakın. Dökülmüş saçlarınızı, varsa beyazlamış sakallarınıza şöyle bir bakın. Düşen omuzlarınızı, bükülen belinizi şöyle bir izleyin.
Ve bulunduğunuz noktada çevrenizdeki insanlara şöyle bir bakın. Orada artık hayatınızdaki bir çok kimsenin çekilip alınmış olduğunu, dostlarınızın artık bu dünyada olmadıığını göreceksiniz.
Bununla beraber yeni insanlarında hayatınıza katılmış olduğnu, hayatınıza girdiğini göreceksiniz. Bulunduğunuz noktadan hayatınızın bugün noktasında durmakta olan kendinize şöyle bir bakın.
O yaşın bilgeliğiyle hayatın bugün noktasında durmakta olan kendinize söylemek istediğiniz neler var?
Söyleyin, anlatın ona. Ama biraz öncede söylediğimiz gibi ögüt vermek, nasihat etmek yok. Sadece durum tespiti yapıyoruz.
Bir ayna var ve o zaman aynasında gördüklerimizi onunla paylaşıyoruz. Farklı birbakış açısından, farklı bir boyuttan bakıyoruz kendimize. Ve o bakış açısıyla o noktada durmakta olan kendimize anlatıyoruz. Yapacağımız şey bu. Güçlü yönlerinden bahsediyoruz, zayıf yönlerinden bahsediyoruz. Dikkat etmesi gereken hususlardan bahsediyoruz. Anlatıyoruz o na.
Anlattıktan sonra çıkıyoruz oradan. Bulunduğumuz noktadan şöyle bir kendimize bir bakıyoruz. Ve biliyoruz ki bu noktaya geleceğiz er Ya da geç. Ve geldiğimiz zamanda geriye dönme şansımız olmayacak. Bir şeyleri düzeltebilmek, telafi edebilmek herzamankinden daha güç olacak. Ama şu an için bu güne dönebilme şansımız hala var. Ve hayatımızı yeniden düzeltebilmek, hayatımızda olumlu değişiklikler yapabilme şansına sahibiz elhamdülillah. Ama biz geriye dönmüyoruz şimdi daha da ileriye gidiyoruz.
Artık yolun sonuna gidiyoruz.......
Hayat adını verdiğimiz doğumla başlayıp o son noktaya uzanan o yolun nihayet noktasına şöyle bir bakın....
ve o anki halinize bir bakın, şu an bulunduğunuz noktadan bakıyorsunuz..
Yolun sonuna gelmiş. “Biz bu diyardan gider olduk. Kalanlara selam olsun”diyen halinizi şöyle bir izleyin.
Nerede? Ne yapıyor? Nasıl birisi? Çevresinde kimler var? Ona şöyle bir bakın?
Artık hastanede mi? Ölüm döşeğinde mi? Cami yolunda mı? Nerede görüyoruz kendimizi?
Ve bu süreçte yaşanması muhtemel olayları acısıyla tatlısıyla, iyisiyle kötüsüyle gözlemleyerek, sevdiklerimizin kaybı, küçüklerin büyümesi v.s.
Ona doğru yöneliyoruz.
Gerçekçi bir bakış açısıyla bakıyoruz ve onunla bütünleşiyoruz. İçine giriyoruz. Artık yolun sonunda. Azraili bekleyen. ..o hali bir duyumsuyoruz.. etrafımızdaki insanlara şöyle bir bakıyoruz...
özellikle bizim yaşımızdaki insanlara bakıyoruz. Yani bu günkü yaşımız. Ona bir bakalım. Onların hayat mücadelelerine bir bakalım. Çevrelerindeki insanlarla ilişkilerine bir bakalım. Onların zaaflarına şöyle bir bakalım. İhmal ettikleri hususlara şöyle bir bakalım. Ve bulunduğumuz noktadan sonrasına da şöyle bir bakalım.....
Bu yol devam ediyor, bu yol sona ermiyor. Sadece bir kapı var, bir geçit var ve başka bir yöne doğru yöneliyor. Ama o yolda ilerlemeye devam edeceğiz. O kapının ardına şöyle bir devam edelim. Bizi neler bekliyor? Neler olacak ondan sonra? Biraz sonra, bir müddet sonra birşeyler olcak. Ama ondan sonra neler olacak?
Şöyle bir düşündükten, tefekkür ettikten sonra bulunduğumuz noktadan şu anki halimize bir bakıyoruz...
Yolun sonundan, şu an bulunduğumuz andaki durumumuza şöyle bir bakıyoruz.
Ve yolun sonuna gelmiş birisi olarak bu günkü halimize söylemek istediğimiz ne var? Paylaşmak istediğmiz, tecrübe, o bilgelik, deneyimler, neler var?
Farkıl bir bakış açısıyla, farklı bir boyuttan bakıyoruz kendimize ve gördüklerimizi onunla paylaşıyoruz.
Onun güçlü yönlerinden, artılarından, geliştirmesi gereken yönlerinden, zaaflarından, dikkat etmesi gereken yönlerinden bahsediyoruz. İçinde bulunduğu koşulları izah ediyoruz. Çevresindeki insanlar ve etkinlikleriyle ilgili dikkat etmesi gereken şeyler neler onlara vurgu yapıyoruz.
Anlatıyoruz... anlatıyoruz.... anlatıyoruz.....
hayatın son naktasındak o bakışa ihtiyacı var...
ve anlattıktan sonra bulunduğumuz noktadan çıkıyoruz.
Kendimize şöyle bir bakıyoruz son olarak. Ve şunu biliyoruz ki bu noktaya geleceğiz. Kaçınılmaz...
Ve geldiğimizde de artık geriye dönme şansımız olmayacak.
Fakat şu an için bu güne dönebilmek ve hayatımızı bu tecrübenin ışığı altında yeniden oluşturabilmek olanağına sahibiz. Bu bize verilmiş bir şans. Ve bu noktaya bir daha geldiğimizde bu şansa sahip olamayacağız. Ve bu şansı, bu olanağı en verimli şekilde değerlendirebilmek için bulunduğumuz noktadan bu gün noktasına geri geliyoruz.
Ve hayatın bu gün noktasında durmakta olan kendimize şöyle bir bakıyoruz. Ve yeniden kendimizle bütünleşiyoruz. Ve gözlerimizi açıyoruz....
Zaman çizgisi üzerinde görsel düşünme tekniği ile geleceğe şöyle bir projeksiyon yaptık. Ve son noktaya kadar gittik. O günden bu güne şöyle bir baktık. Bu uygulamayı terapilerimizde kullanıyoruz.
Sizlerde bu uygulamaları yapabilir, çevrenizdeki insanlara anlatabilir, tavsiye edebilirsiniz. Onlara ölüm gerçeğini farklı bir bakış açısıyla bakmalarını sağlayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder