20 Mart 2014 Perşembe

STRES VE NEDENLERİ

Çağımızın en büyük sorunlarındandır stres. Özellikle büyükşehirde yaşanılan stres kırsal kentlerde, doğal yaşamda yaşanılan stresden daha fazladır. Ve hemen hemen herkeste bu stres faktörlerinin yol açmış olduğu bu strese maruz kalmış oluyoruz maalesef. Yapılan araştırmalar sağlık sistemi üzerinde özellikle de mali açıdan stresin çok önemli bir yük oluşturduğunu ortaya koyuyor. Çünkü strese maruz kalan insanlarda diğer insanlara kıyasla çeşitli fizyolojik rahatsızlıkların görülme ihtimali çok daha fazladır. Stres insanın psikolojisi ve fizyolojisi üzernide bazı olumsuz etkiler meydana getirir. Fizyoloji üzerindeki en önemli etkisi de bağışıklık sisteminin bastırılmış olması. Çünkü stres bir nevi hayatta kalma moduna geçme halidir. Bütün beden karşı karşıya kalmış olduğu stres faktörü diğer bir deyişle varlığını tehdit eden o stres faktörüyle baş etmeye yönelik bir hazırlık içerisine girer. Bu da bedenimizin asli vazifelerinin aksamasına neden olur.
Beynimiz bedenimizin hep dengede olmasını ister. Bir kararlılık halinde, hep stabilize olmasını ister. Bu içsel ve pskilojik kararlılığı temin edebilmesi için çevresel faktörlerin de kararlı olması gerekir.

Stres insan sisteminin, beyninin ve bedeninin ani değişimler karşısında vermiş olduğu gerilim tepkisidir. Stresi gerilim hali olarak adlandırmak hiç de Yanlış olmaz. Çünkü stres yaşayan kişilerin o yaşadıkları anı ifade etme sürecinde sıkça kullandıkları bir ifadedir gerginlik.
Beynimiz sürekli kararlılık halinde olmak ister. Her şeyin belli bir düzen, bir ritim içinde olmasını ister.
Çünkü bir şekilde dış dünyada dengelerin bozulmuş olması, kararlılık halinin altüst olması otomatikman kişiye yansıyacak, kişinin de istikrarı düzeni bozulacak ve varlığı teklikeye girecektir. Çünkü bu sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesi için dengede olması gerekiyor. Gerek psikolojik, gerekse de fizyolojik açıdan dengede olmamız gerekiyor. Fakat bu dengeyi bozacak durumlar söz konusu olduğunda işte beynimiz bunu varlığımızın tehlikeye girmesi şeklinde algılıyor ve adrenalin hormonu salgılıyor.
Sempatik sinir sistemimiz devreye giriyor. Olağanüstü hallerle karşı karşıya olduğumuz zaman devreye giren bir mekanizma. Tabiri caizse hani üç aşamalı alarm hali vardır. Kırmızı alarm, sarı alarm ve beyaz alarm. Stresi biz beyaz alarm olarak isimlendirebiliriz. Sarı alarmı kaygı olarak değerlendirebiliriz. Kırmızı alarmıda korku olarak değerlendirebiliriz.
Bunların üçüde birbiriyle ilişkili hallerdir.
Önce stres tepkisi verir, esasında stres tepkisi korkuya ve kaygıya kıyasla daha hafif bir tepkidir. Fakat stresin böylesine konuşuluyor olması, böylesine ön planda olmasının sebebi stresin çok daha yaygın görülüyor olmasıdır. Kaygıya ve korkuya kıyasla.
Ve bunun yaygın olarak görülüyor olması ve hayatımızın geneline yayılıyor olması bunu kaygı ve korku gibi duygulara kıyasla daha yoğun yaşıyor olmamız stresin ikincil etkilerinin de daha belirgin bir şekilde açığa çıkmasına neden oluyor.
Bunun için stres kaygıya ve korkuya kıyasla daha çok konuşulan daha çok ele alınan bir sorundur.
Beynimiz bedenimizin o dengesi bozulduğu zaman o dengeyi korumaya yönelik bir gerilim tepkisi veriyor. Kalp atışlarımız hızlanıyor, göz bebeklerimiz büyüyor, göz kapaklarımız kısılıyor, bir dizi değişim yaşıyoruz.
Tabi kısa vadede bu değişimlerin ortaya çıkmış olması, bizim karşı karşıya kaldığımız o sorunla mücadele etmeye hazır hale getiriyor. Güçlü kılıyor.
Fakat bu durumun süreklilik arzediyor olması bür müddet sonra bizi yormaya, yıpratmaya başlıyor. Birmüddet sonra strese uzun süre maruz kalmanın getirdiği ikincil etkileri yaşamaya başlıyoruz.
Mesela Stresten ençok etkilenen sistemimiz sindirim sistemimizdir. Çünkü kanımız iç organlarımızdan kaslarımıza hücüm ediyor. Orada bir sorun var. ve bu sorunu çözme esnasında bu kaslarımızı kullanacağız. O sorunu halletme sürecinde beynimizi kullanacağız. Dolayısıyla iç organlardan çekildiği için kan iç organların işleyişi asgari düzeye iner. Kısa vadede bu çok problem oluşturmaz. Fakat strese uzun süre maruz kalmamız, saatler, günler hatta haftalar bu stres halinin devam ediyor olması ciddi anlamda sindirim sistemi problemleri ortaya çıkartır.
Ki yapılan araştırmalar; sindirim sistemi problemlerin % 65 inin strese bağlı kaynaklandığını ortaya koymaktadır.
Sindirim sistemi problemiyle doktora gittiğinizde eğer herhangi bir fizyolojik bulgu yok ise bu rahatsızlığınızın stresten kaynaklanma olasılığınız çok yüksektir.
Diğer fizyolojik rahatsızlıklarımızın da stresten kaynaklanma olasığılığı her zaman vardır.

Strese uzun süre maruz kalan insanların bu süre içerisinde, stresi daha düşük insanlara kıyasla % 10 ila 20 arasında değişen oranlarda sağlık kuruluşlarına daha fazla başvurdukları gözlemlenmiştir.

Stresli olduğumuzu nasıl anlarız?

Stresli olduğumuzu anlamanın yollarından bir tanesi nabzımızı ölçmektir. Yapılan araştırmalar, özellike büyük şehirlerde yaşayan insanların nabızlarının olması gerekenden 10 Ya da 15 puan daha fazla attığını ortaya koyuyor. Bu şehirlerde yaşayan insanların daha stresli olduğunu ortaya koyuyor.

Diğer bir hususta kas gerginliğimizdir. Özellikle kas, omuz, sırt, bel kaslarınızda bir gerginlik hissediyorsanız.sık sık masaj yaptırma gereği hissediyorsanız stres altında ihtimaliniz yüksektir.

Eğer uyku, iştah, cinsellik gibi mekanizmalarda çeşitli aksamalar. Adet düzensizlikleri söz konusu ise, saçlarda dökülme, alerjik reaksiyonlar, kabızlık, ishal gibi rahatsızlıklar var ise ve bu süreklilik arzetme eğiliminde ise ve doktorlar tarafından herhangi bir fiziksel bulgu ile izah edilemiyorsa bu durum yine stresli olma ihtimaliniz yüksek demektir.

Eğer ısı, ışık, ses duyarlılığınız artmışsa. Ortamdaki gürültü Ya da hareketlilik sizi rahatsı ediyor ise yine stresli olma ihtimaliniz yüksektir.

Ellerin titriyor olması ve terlemesi de önemli bir stres faktörüdür. Ter normal şartlarda kokusuz bir maddedir. Eğer teriniz kokmaya başlamış ise yine stres altında olduğunuzu öngörürüz. Çünkü terimizi kokutan şey stres hormonudur.

Normal zamanlara göre suskunlaşmışsanız. Yani bir geriçekilme hali söz konusu ise, kaygılarınızda, endişelerinizde bir artma söz konusu ise yine stres sorunu yaşıyor olmanız söz konusudur.

Ya da tam tersi normal zamanlara nazaran daha gergin, daha tepkili, daha sinirli, daha agrasif iseniz yine stres yaşıyor olma ihtimaliniz yükselmiştir.

Evet bu belirtileri zaman zaman yaşıyor iseniz, zaman zaman stres yaşıyorsunuz demektir.
Kısa süreli stres yaşışor olmamız bize zarar vermez çünkü stres olumsuz durumlar söz konusu olduğu zaman sistemimizin onunla baş etmek üzere vermiş olduğu faydalı bir tepkidir esasında.

Fakat problem stresin uzun süre devam etmesidir. O olağan üstü halin olması gerekenden daha uzun süre devam ediyor olmasıdır. O zaman pskilojik ve fizyolojik açıdan bir yorulma hali söz konusu oluyor.
Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder