Bazı durumlarda stres faktörünü hayatımızdan ayıklayamayabiliyoruz. Bu tür durumlar söz konusu olduğu zaman o stresle başedebilmemiz için sahip olduğumuz içsel ve çevresel kaynaklarımız vardır.
Özellikle kentlerde yaşayan insanlarımız içsel ve çevresel kaynaklarımızı kullanma açısından kırsal da yaşayan insanlara göre daha şanssızdır. Çünkü büyük kentlerde yaşayan insanlarımız sosyal destekten mahrum bir şekilde bulunmaktadır.
Sosyal destek derken;sevdiğimiz insanların varlığı ve onların bize sağlamış olduğu destekten bahsediyoruz. Evet sosyalleşme, çeşitli sosyal etkinliklerde bulunma, kişiler arası iletişim, sevdiğimiz insanlarla beraber olma, stresi yönetme ve stresle başetme sürecinde çok önemli rol oynar.
Hastanelerde hasta ziyareti bunun için önemlidir. Halbuki hastanelerde hijyene, sessizliğe dikkat edilir, fakat buna rağmen dünyanın neresine gidersek gidelim hastanelerde belli periyotlarda hasta ziyaretine müsaade edilir. Bunun getirmiş olduğu bazı riskler söz konusu olsa bile. Gerek hasta açısından gerekse onu ziyaret eden kişi açısından.
Bu konuda yapılmış bir araştırma var.
aynı rahatsızlıktan aynı koğuşta yatan hastalar gözlemleniyor. Bu hastalardan daha sık ziyaret edilen hastaların daha kısa sürede taburcu oldukları gözlemleniyor.
Daha az ziyaret edilen hastaların taburcu edilme süreleri diğerlerine kıyasla biraz daha uzun.
Hiç ziyaret edilmeyen hastalar ise en son taburcu edilen grup oluyor. İlginç değil mi?
Dolayısıyla sosyal destek çok önemlidir.
Yine refakatçilerle ilgili de bir araştırma yapılmış. Refakatçisi olan hastaların, refakatçisi olmayan hastalara kıyasla daha kısa sürede taburcu oldukları gözlemleniyor. İşte bu sosyal destektir. Ona sağlamış olduğu psikolojik destek ortamın getirmiş olduğu stresi daha düşük yaşamasına neden oluyor. Tansiyon daha dengede oluyor, kas gerginliği olması gerektiği gibi oluyor. Isı ışık duyarlılığı daha az oluyor, seçici odaklanma başka bir şey düşünememe durumun olması gerektiğinden daha hafif yaşıyor.
Ki stresin en yıpratıcı etkilerindendir seçici odaklanma. Kişi sadece soruna odaklıdır. Sadece bardağın boş kısmına odaklıdır. Bardağın dolu kısmını göremez. Çünkü beyin o sorun devam ediyor olduğu sürede kişinin başka bir şeye odaklanmasına, kişinin dikkatinin başka şeylere kaymasına müsaade etmez. Bu da hayatın güzelliklerini görmesine, hayatın içerisinde kendisine sunulmuş olan o imkanları o fırsatları gözden kaçırmasına neden olur.
İşte bu aşamada bir sosyal destek alabiliyor olmamız,sevdiklerimizle birlikte olabilmemiz, onların desteğini alabilmemiz, onların varlığını arkamızda hissediyor olabilmemiz o süreci ne kadar stresli olursak olalım o süreci olması gerektiğinden daha düşük seviyede yaşamamıza neden olur.
Dolayısıyla o süreci daha kısa sürede ve daha kolay atlatmamıza neden oluyor.
O açıdan dinimize baktığımız zaman, komşuluk ilişkilerinin bu kadar bizlere tavsiye edilmiş olması, komşuluk hakkının bu kadar dile getiriliyor olması, sılai rahimin bu kadar tavsiye ediliyor olması, anne babaya hürmetin bu kadar tavsiye ediliyor olması, müminlerin birbirleriyle kardeş olarak tanımlanıyor olması, hasta ziyaretlerinin bu denli tavsiye ediliyor olması, zekat, sadaka, fıtır gibi mekanizmaların toplum içerisinde bu denli ön plana çıkartılmış olmasının hikmetini daha iyi anlıyoruz.
Bunların yaşandığı bir toplum içerisinde elbette ki sorunlar olabilir. İmtihanın bir gereği olarak bunlar olacak. Zaten bu da kaçınılmaz. Eğer bunlar gerektiği gibi yaşanıyor sa toplumca yaşanıyorsa, o toplum diğer toplumlara rağmen daha fazla imtihan olmasına rağmen stres düzeyi daha düşük gerçekleşecektir. Ve o zorlukların üzerinden daha kolay gelebilecektir o insanlar.
Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu