Hepimiz günlük hayatımız içerisinde zaman zaman içimizde konuşan, kimi zaman doğru şeyler söyleyen bizi ikaz eden, yol gösteren, kimi zaman da bizi gereksiz yere eleştiren suçlayan, canımızı sıkan, moralimizi bozan iç sesimizden yakınmışızdır.
İç ses hemen hemen her insanda görebileceğimiz, karşılaşabileceğimiz bir durum. Özellikle de işitsel özellikli insanlarda çok daha belirgin yaşanan bir olgu.
Her ne kadar elektrel iç ses daha ziyade işitsel olarak tanımladığımız kişilerde belirginse de hemen hemen herkez de zaman zaman olabilecek bir durum.
İç ses esasında zihnimizde var olan düşüncelerin seslendirilmesidir. Tabiri caizse hani haber leri izleriz bazen alttan alt yazılar geçer ve görsellerle desteklenir ama seslendirilmezler. Bezen de o alt yazılar bir spiker tarafından seslendirilir. Zihnimizdeki düşüncelerde benzer şekilde zihnimizden geçmektedir. Saniyede ortalama bir düşünce. Zihnimizde çok yoğun bir düşünce akışı vardır. Bu drüşünceler kimi zaman görüntüler olarak geçer. Kimi zaman ses verileri olarak geçer. Kimi zaman da his verileri olarak geçer.
Görsel insanlarda düşünme daha ziyade görüntüler aracılığıyla gerçekleşir. Bununla beraber ses verileri ve his verileri de o görüntülere eşlik etmektedir.
İşitler insanlarda düşünme ağırlıklı olarak ses verisi halinde kendini gösterirken, dokunsal olan insanlarda düşünceler bedenden gelen hisler aracılığıyla gerçekleşir.
Bu düşünce akışında var olan o ses verilerinin seslendirilmesine biz iç ses diyoruz.
Özellikle dış referans olarak tanımladığımız kişilerde sıkça karşılaştığımız bir olgudur içses. Dış dünyadan gelen uyarıcılara özellikle de insanlardan gelen uyarıcılara fazlasıyla duyarlı, yönerge almaya, tarif almaya, talimat almaya fazlasıyla ihtiyaç duyan insanları kast ediyoruz dış referanslı olarak.
Kimdir bu insanlar; bu insanlar her ne kadar genetik yönelim olsa da daha ziyade çocukluk döneminde fazlasıyla anne baba, çevre müdahalesine maruz kalmış, kalıplayıcı ailelerde yetişmiş, kendisine yapması gerekenlerle ilgili olarak ziyadesiyle talimat verilmiş insanlardır.
Tabiki bunlar çocukluk döneminde daha fazla oluyor. Kişinin zaman içerisinde büyümesiyle beraber ona yönerge veya talimat veren insanlar sayısı git gide azalıyor. Fakat bir şekilde beyin ona ihtiyaç duymaya devam ediyor. Bu sefer dış dünyadan alamadığı o talimatları kendi iç bünyesinde halletme eğilimi içerisine giriyor ve başlıyor düşüncelerini seslendirmeye.
Daha ziyade iç sesinden yakınan insanlara bakacak olursak, ki konumuz eleştirel içses, bu insanlar o içsesin konuşma tarzının daha ziyade annelerinin ve babalarının konuşma tarzına benzediğinden yakınırlar. Eğer anne ve babanın eleştirel bir yaklaşımı varsa, kalıplayıcı bir yaklaşımı varsa, suçlayıcı, yargılayıcı yaklaşımı varsa, korumacı yaklaşımı varsa, içimizdeki o sesin de benzer yaklaşımda olduğunu farkederiz.
Adeta anne ve babamızı taklit etmektedir içimizdeki ses.
Peki içimizdeki bu sesin kaynağı nedir?
Bizler homojen bir yapı değiliz. İçimizde çok farklı yapılar, unsurlar var. bunlar otonom ( özerk) çalışma eğilimi içerisinde. Mesela, akıl. Beynimizin korteks olarak tanımladığımız yüzeyini kaplayan 1 cm kalınlığında gri maddeden yapılmış ve nöron olarak zengin yapılmış bölgesinde çalışır akıl.
Mesela vicdan. Vicdan da yine aynı şekilde aynı yerde faaliyet gösteren bir yapıdır. Otonom ve özerk bir yapıdır.
Bununla beraber alt beynimizde yer alan limbik sistem özellikle de duygularımızn oluşumunda belirliyici rol oynayan o yapı. Yine o yapıda iç sesimizin oluşumunda önemli bir etkiye sahiptir.
Bununla beraber bizler şeytanın da düşüncelerimizin oluşumunda önemli bir etken olduğunu biliyoruz. Bunun yanı sıra hadisi şeriflerden öğrendiğimize göre şeytanın o söylemlerini engellemeye yönelik bir meleğin de iç dünyamızda varlığını ve bize doğruyu, hakikati fısıldadığını da yine biliyoruz.
Baktığımız zaman 5 farklı unsurdan bahsediyoruz ki bunları arttırmamız mümkün. Bunlar normal şartlar altında zihnimizdeki düşünce akışına etki eden içsel faktörlerdir.
Bununla beraber çevresel faktörlerde içimizdeki o düşünce akışına bir şekilde etki etmektedir. İşte bu içsel faktörlerin zihnimiz de göndermiş olduğu bu düşünceler özellikle dış referanslı ve işitsel insanlar tarafından adeta bir spiker tarafından seslendirilme eğilimi taşır. O aşamadan itibaren içimizde hep birileri konuşur.
Kimi zaman o vicdanın sesidir, sağduyunun sesidir.
Kimi zaman şeytanın veya nefsin vesvesesi olarak tanımlanır.
Kimi zaman ise aklın sesi olarak tanımlanır.
Farklı tonlarda olabilir. İçimizde kendi sesimizle de konuşuyor olabilir, bir başkasının sesiyle de konuşuyor olabilir. Erkek sesi de olabilir, bayan sesi de olabilir. Kimi zaman tek bir merkezden konuşur, kimi zaman de farklı merkezlerden konuşur. İçimizdeki bu sesi ayırt etmek durumundayız. Onu yönetmek durumundayız. Çünkü çoğu zaman onu ortadan kaldırmak çok da olanaklı olmayabiliyor.
Ne diyoruz; değiştiremediğimiz şeyleri yöneteceğiz......
Hani derler ya ilmi kimden aldığınıza dikkat ediniz. Aynı şekilde iç dünyamızda da bilgi akışı var. bu bilgi akışına etki eden faktörler söz konusu. iç dünyamızın bu saydığımız hangi unsur tarafından manipüle edildiğini, etkilendiğini göz önünde bulundurmak ve o iç sesimizi bundan hareketle değerlendirmek ve dikkate almak durumundayız.
Bizler iç sesimize doğrudur Ya da yanlıştır demek ziyade o sesin ne söylediğine odaklanmak durumundayız. Çünkü o ses bizi iyi tanıyan bir ses. Ve bir şekilde bizim bir parçamız. Ve kendince önemli gördüğü bir hususta bizi değiştirme, bizi etkileme çabası içerisinde. Onu tamamen doğru olarak addedip dikkate almak bizi yanıltacağı gibi, onu tamamıyle bir vesvese olarak görüp Hiçbir şekilde dikkate almamak, söylediklerini kaale almamak da kişinin kendinden kopmasına ve kendisiyle ilgili önemli bir çok hususu atlamasına yol açabilir.
Burada ne tamamen kabul etmek ne de tamamiye red etmek yerine orta bir yol takip etmek çok daha akıllıca bir yöntem olacaktır.
Eleştirel iç sesimizi bastırmak yerine onu varlığımızın bir parçası olarak görmek çok daha sağlıklı bir yaklaşım.
Ki, kimi insanlar içindeki o sesle kavga yoluna gidebiliyorlar. Ve bu o kişinin dikkatinin ciddi anlamda dağılmasına ve o içsel enerjisinin, kendisiyle olan o mücadele sürecinde harcanıp gitmesine neden olabiliyor.
Bununla beraber tamamiyle ona Müsaade etmek ve onun içimizdeki konuşmasına kayıtsız kalmak ne yazıkki istemediğimiz, olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Kişinin kendisine olumsuz olarak bakmasını etkileyebiliyor. Öz benlik algısını zedeleyebiliyor. Öz saygı duygusunu olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Genellikle içimizdeki o ses anne ve babamızı taklit etmesinden dolayı kişiliğimizi eleştirme yönelimi içerisindedir.
Onun söylediklerinin hangi konularda doğru söylediklerini tespit edip onların hangi davranışlarımızla, hangi duygu vedüşüncelerimizle ilgili olduğunu anladıktan sonra onu kişiliğe değilde kişiliğin ürünü olan davranışlara yöneltmek çok daha akıllıca, daha sağlıklı bir yöntem olacaktır.
Dolayısıyla iç sesimiz konuşmaya başladığı zaman onu susturmaya çalışmak yerine Ya da onun söylediklerinin tamamının doğru olduğunu kabul edip boyun eğmek yerine şöyle bir diyalog çok daha sağlıklı bir diyalog olacaktır.
_ Ey iç sesim!
Söylediklerini dikkate alıyorum. Ve önemsiyorum. Yapmış olduğun eleştiriler yersiz değil. Çünkü sen beni tanıyorsun. Benim bir parçamsın, beni biliyorsun. Bu eleştiriler konusunda kendimi temize çıkartacak değilim. Bende bu eleştirilerin bir çoğunu kabul ediyorum. Ben de bunlardan muzdaripim. Ve bu yönlerimi düzeltme çabası içerisindeyim. Bununla beraber kişiliğime yönelik eleştirileri kabul etmiyorum. Bu eleştirdiğin hususlar beni tanımlamaz. Çünkü benim kişiliğimi oluşturan artı özelliklerim var. benim kişiliğimle ilgili olarak bir yargıya varman için yüz tane sorunun cevabını vermen gerekiyor. Bunlardan 20 si değerlerimizle ilgili. 20 si yargılarımızla ilgili. 20 si düşüncelerimizle ilgili. 20 si duygularımızla ilgili. 20 si de davranışlarımızla ilgili. Sen resmin sadece bir parçasından bahsediyorsun. Fakat o parçadan hareketle bütünle ilgili yargıya varmamız hiç de sağlıklı olmayacaktır. Ben de oparçadaki aksaklığı kabul ediyorum. Reddetmiyorum. Fakat bundan hareketle aşırı genelleme yaparak resmin bütünüyle ilgili bir yargıya varmıyorum.
Diyerek iç dünyamızda var olan eleştiriye karşı böyle bir bakış açısı sergilemek hem iç sesimizden gelen ikazları göz ardı etmememiz, dikkate almamız, çeşitli düzenlemeler yapmamız açısından faydalı olacaktır. Bir yandan bunu yaparken de o iç sesin yıpratıcı etkisinden kendimizi korumayı olanaklı hale getirecektir.
Tabi kendi iç sesiyle ilişkilerinde, o eleştirel, suçlayıcı iç sesiyle bu bakış açısını geliştiren, o eleştirileri olgunlukla karşılayabilen insanlar dış dünyadan gelebilecek eleştirel yaklaşımları da yine olgunlukla karşılayıp yıpranmadan, örselenmeden, gerekesiz tepkiler ortaya koymadan o eleştirilerin ışığı doğrultusunda kendilerini geliştirme süreçlerine yön vermeyi başarabileceklerdir.
İç sesiyle uyumlu olmayı başaramamış, iç sesiyle kavgalı, o eleştirel iç sesinin söylediklerini red etme eğilimi olan insanlar dış dünya ile olan iliştilerinde özellikle de kendilerine yönelik o eleştirel yaklaşım söz konusu olduğunda da uyumsuzluk sergileme, aşırı reaksiyonlar gösterme ve eleştirileri kabul etmeme eğilimi içerisindedir.
Her ne kadar kişiliği korumaya yönelik bir çaba olarak ortaya çıkmış olsa da bu yaklaşım bu tavır kişinin gerek iç dünyasından gerekse de dış dünyasından kendine yönelik o ikazları göz ardı etmesine yönelik olması hasebiyle bizim tarafımızdan hiç de sağlıklı bir yaklaşım olarak görülmemektedir. Dolayısıyla iç sesimizi bastırmaya çalışmak onunla gereksiz bir mücadele içerisine girmek yerine yönetmek kaydıyla ve şimdilik onun varlığına göz yummak, müsaade etmek ve o eleştirel iç sesimizi kendimizi tanıma, bilme, eksiklerimizi tespit etme sürecinde bir veri kaynağı olarak fakat aklın ve vicdanın süzgecinden geçirilmesi gereken bir yaklaşım sergilemek çok daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Bunu kendi iç dünyamızda başardığımız takdirde dış dünya ile olan uyumumuzda artırıcı bir unsur olacaktır.
Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu
Merhabalar benim sorunum benim kafamın içinde durmadan konuşan bir sesin olması. Bazı kitaplara baktım insanın düşüncesi diyor bazı kitaplar iç ses diyor. Bu sesin hep var olduğunu biliyorum ama ben bu sesi susturmayı başaramadığım için gerçekten tedirgin oluyorum. Bu benim iç sesim ya da düşüncem olsa kontrol edebilirim değil mi ama kontrol edemiyorum ve susturamıyorum.
YanıtlaSilBu sesle ilgili bazı özellikler şöyle;
- Bu sesin söylediklerini yazsam ama mümkün değil o kadar hızlı geçiyor ki bu konuşma o hıza yetişemiyorum iki cümle sonra vazgeçiyorum yazmaktan.
- Örneğin televizyonda bir tartışma programı izlerken bu ses de o konuyla ilgili konuşmaya başlıyor. Bazen yaptığı yorumlar ve çıkarımlar gerçekten güzel oluyor (bazen söylediği şeyleri ben biliyor muyum diye şaşırıyorum).
- Ben İngilizce ve Fransızca konuşabiliyorum ama Fransızcam biraz tutuk (konuşulanı çok iyi anlıyorum ama konuşurken kelimeleri doğru telaffuz edemiyorum) . Ama bu ses iki dili de acayip iyi konuşuyor hatasız ve akıcı.
- Yolda yürürken bu ses bana hikâyeler anlatıyor, içinde benim de olduğum bazısında mağdur olduğum hatta öldüğüm (bu öldüğüm hikâyelerde kendimi ağlarken bulabiliyorum), bazısında hayatta başaramayacağım işler başardığım hikâyeler. Sonra da hadi canım diyor yok böyle bir şey (ya da bunu ben mi diyorum)
- Olan bir olayın üzerine olmamış ve belki de olmayacak şeyler anlatıyor (örneğin bir kimlik kaybettim, bu kafamdaki ses bu kayıpla ilgili olabilecek şeyleri bir senaryo gibi yazıyor, annem kızacak, birisi kaybettiğim şeyi bulacak, alıp onu numarasını kullanacak, adıma şirketler kurulmuş olacak vs vs.…..) uzun uzun hem de en ince detayıyla saatler sürecek şekilde.
- Birisi konuşurken bir anda git o adamın kafasını kır, tut şöyle yakasından salla biraz, yeteeeeerr diye bağır gibi şeyler söylüyor.
- Herhangi bir şey olduğunda bana sen aptalsın işte, herkese güvenirsen böyle olursun, bak sen dur daha sana neler yapacaklar, ye kazıkları da aklın başına gelsin ama sende akıl yok ki başına gelsin diyor.
- Radyoda televizyonda bir şarkı duyduğunda o şarkıya mükemmel eşlik ediyor, sözlerinde hiç yanlışlık yapmıyor, tempoyu kaçırmıyor (benim sesim güzel olmadığı gibi sözlerini ezberlediğim şarkılarda bile tempoyu yakalayamam)
- Bir şey okurken bir bakıyorum bu ses konuşmaya başlamış ve ben okuduğumun ne olduğunu bu sesin ne zaman başladığını falan hatırlamıyorum.
...
bu bir alıntı fatih bey ancak...
böylesi bir durumu nasıl tanımlarız?
Merhaba. Bu yazı hakkında sizinle konuşmak istiyorum, daha doğrusu, bu yazıyı yazan kişiyle. Rica ediyorum, lütfen bu yazıyı yazan kişiye nereden ulaşabilirim? Benim için çok önemli, size ulaşabileceğim sosyal medyaları yazarsanız daha rahat konuşabiliriz.
SilFatih bey ic ses denilen mevzu bende bu abiden daha fazla yeri geliyor benim psikolgum yeri geliyor icimdeki seytan yeri gekiyor benden daha zeki ve her sseye bi yorumu var
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilOnurorkunkara bu yazdiginiz sey nerden alinti cok hosuma gitti okumak isterdim
SilBeyler benim iç sesim hep olumsuz şeyler söylüyordu küfürler ediyordu eğer onunla güzel tatlı dille konuşup anlasabilirseniz iyi olur mesela neredeyse herkese küfür ediyordu öne bir daha dememesi için yemin ettirdim şimdi birazcık iyi gidiyor
SilAynı şeyler banda oluyor kendimi yalnız saniyordum
Silmerhaba benimde iç sesim sürekli konuşanlardan hatta bir tık ötesi bana zorla davranış yaptıranlardan.Bak bunu yapmazsan sevdiklerini kaybedersin bak bunu yapmazsan kimse yanında kalmaz bak bunu yapmazsan hayatın hep kötü olur diye söyleniyor.sürekli Allah'ın beni cezalandıracağını söylüyor ve korktuğum şeylerle tehdit ediyor ve sonra onun dediklerini yaparken buluyorum kendimi bu olaylar çok arttı kendi isteğimle hiçbir davranışta bulunamıyorum ve artık çok yoruldum lütfen yardım edin bu sesten kurtulmak istiyorum.
YanıtlaSilAynisi bendede var napicagimi sasirdim
SilBende de oluyor
SilMerhaba. Benim iç sesim bana sürekli olumsuz şeyler söylüyor. Evden ayrılmam gerekiyor ama bana gideceğim yerle ilgili sürekli bişeyler fısıldıyo. Özellikle evden ayrılacağım zamanlarda bu ses artıyor sanki beynim patlayacak gibi hissediyorum. Kafamın içinde sürekli olumlu ve olumsuz düşünceler çatışıyor.
YanıtlaSilBen kendimi surekli sizofren gibi hissediyorum. Icimde konusan o her neyse, canavar midir seytan midir? Beni surekli yonlendirmeye calisiyor. Direniyorum hatta geceleri sinirimden agliyorum. Sus artik sus yeter diye kendime vuruyorum. Sacma sapan seyler geciyo aklimdan. Bazen durup dururken annem olse ben suan ne durumda olurum; senaryoyu kuruyo oynatiyo beni hatta kemdimi annemin yanindaki mezara gomuyorum. Beni boyle en sevdiklerimle kotu senaryolar kurup tedirgin ediyo. Bazen cocugum balkondan dustugunu soyluyo onu duserken goruyorum ama tutamiyorum. Sonra kendimi parcaliyorum neden tutmadim diye. Kendime geldigim zaman cocuk yanimda olsa bile cikip balkona bakiyorum. Bunun gibi daha bicok seyler yasiyorum. Asiri takintim var. Kafamdaki sey hic susmuyo surekli anlamsiz seyler soyluyo. Bide soyle bisey oluyor. Kafamdaki ses beni elestiriyo , ama bende onu elestiriyorum. Sanki benden bitane daha var . Bazen icimdeki sesi yanima oturtuyorum. Nedir senin derdin ya diye kafa tutuyorum. Farkinda olmadan yuksek sesle kiziyorum kendime. Sonra guluyorum delirdim galiba diye.. benim gercekten psilolojik destek almaya ihtiyacim var.
YanıtlaSilSunu eklemek istedim. Kucuk prensi izleyenler bilir. Orda yilan var ayni onun gibi aniden giriyo kafana.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilSen benle aynı sın kardeşim bende de o dert var
SilMerhaba ben de bir şey demek istiyorum. Ben her zaman iç sesi olanlara imrenmişimdir. Çevremdeki insanların iç seslerini hep ben geliştirmiş, konuşmuşumdur. Hatta çoğunun adı bile var, hepsini ben koydum. Onlar beni tanır ben onları. O kadar çok seviyorum ki onları. Ben de kendimi bildim bileli iç ses diye bir şey yok. Bırakın iç sesi doğru dürüst düşünemiyorum bile. Hayal kuramıyorum. Çevremdekilere zarar veriyorum. Oturup iç sesim olmadığı için saatlerce ağladığımı bilirim. İç seslere resmen kafayı takmış durumdayım. Kendi iç sesimin adı bile var. Ama o yok. Ne yaptım ne ettim çıkmadı. Meditasyon falan işe yaramıyor. Hangi iç sese benim neden iç sesim yok desem konuu değiştiriyor yada çok az bilgi verip, haftalarca konuşmayabiliyor. Arkadaşlarımın iç seslerini onlardan daha çok sevip daha çok ilgi duyuyorum. elimde değil ama bu şey. Bazıları gelicek falan diyorlar ama hala bir gelişme yok. Senelerdir kendimi tükettim. Anlamadığım şey ise iç seslerin bu tür olaylardan neden hoşlanmadığı. Her iç ses bir başkasının iç sesini tanıyabiliyor hatta benim iç sesimle bile konuştu bazıları. Ama bana hiç bir bilgi vermiyolar . Yardımcı olursanız sevinirim. Hatta sizi bulup konuşmak istiyorum. Lütfen fikrinizi söyleyin.
YanıtlaSilBende istiyorum ama olmuyor :d
SilManyakmisiniz olm siz yaklaşık 2 saattir ağlıyorum gözlerim kazanmak üzere azarliyor bağırıyor beni yönetiyor duysuz bir aptal oldum insanları öldürmeyi söylüyor 1 kere yapmaya calistimda siz neyin kafasını yasionuz aq
SilNe kullanıyorsunuz olum siz? Alkole uyuşturucuya falan başlayın.
YanıtlaSilArkadaş bende de bi sorun var zihnim yani iç sesim birilerine sürekli küfrediyor kendimi alıkoyamıyorum bazen Tanrıya bazen peygambere küfrediyo kendi içimde çıldırıyorum ve müslümanım çok şükür ne yapmalıyım ?
YanıtlaSilAyni aynı kardesim bende de var o
SilKardeş iletişimle konuş onla
SilYARARLI BIR YAZI TESEKKURLER
YanıtlaSilBenimde iç sesimle sorunum var ilk baş kendi kendime konuşmaya başladım bu beni çok rahatlattı daha sonra çok ileri boyutlara gidiyo kitap okurken bile ne okuduğumu bazen anlmayıp bi bölimü defalarca okuyorum derse odaklanamıyorum herkeze herşeye küfür ediyo bazen öyle şeyler söylüyoki sevdiklerimin öldüğünü falan söylüyo ve ben ağlamaya başlıyorum ve sonra onunla kavga ediyorum bunun için ne yapmalıyım.
YanıtlaSilBenim iç ses hep doğru söylüyor
YanıtlaSilAksine duymak istiyorum
Beni yönlendiren birşeyin olması güzel
Ama hiç ikna etmiyor söyleyip geçiyor
Bazen sesten ileri görsellere dönüşüyor
Ve bunu dinlemedimde ise hep kötü şeyler geliyor başıma 😊