Parayı elde ettik beynimiz dopamin salgıladı fakat bu geçici. Bir müddet sonra o dopaminin beynimizde ve benliğimizde istediğimiz etkiyi edebilmesi için daha fazla dopamine ihtiyacımız olacak.
Çünkü bir müddet sonra beynimiz duyarsızlaşmaya başlıyor bu kimyasala.
Burada da insan hırsa kapılıyor. O dopaminin getirdiği o mutluluğu o güven duygusunu, o kazanmanın getirdiği ovünç duygusunu -ki bu hep dopamine bağlı olarak açığa çıkar- yaşayabilmek için daha fazla kazanmaya ihtiyaç duyar.
Çünkü huzur yok. Huzur olmadığı zaman, huzuru yakalayamamış ise kişi o dopaminin salınımının getirdiği o hali sürdürebilmek için çok daha fazla para kazanmaya ihtiyaç duyuyor.
Bunun yanı sıra korku, endişe duyguları da açığa çıkmaya başlıyor. Çünkü zar zor hayatında elde ettiği bir kazanım var, onunla idare etmeye çalışıyor, o paranın getirdiği azıcık bir mutluluk, azıcık bir övünç vs. o duyguyla hayatını sürdürmeye çalışıyor ki o hiçbir zaman duygusal tatmin açısından yeterli değildir bir de beraberinde onu kaybetme endişesi yaşıyor.
Zira elde ettiği bütün kazanımlar paraya bağlı. Para giderse o kazanımlar da gidecek. Kişiliğini o bina üzerine inşa etmiş.
Dolayısıyla kaybetme kaygısını da beraberinde getiriyor. Zaten o kaygının devreye girmiş olması o kazanımlardan dolayı elde ettiğimiz duygusal durumumuzu daha da azaltıyor. Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmiyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder